عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدِ بْنِ أَبِي وَقَّاصٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ: لَمَّا أَنْزَلَ اللّٰهُ هٰذِهِ الْاٰيَةَ “تَعَالَوْا نَدْعُ أَبْنَآءَنَا وَأَبْنَآءَكُمْ وَنِسَآءَنَا وَنِسَآءَكُمْ” اَلْاٰيَةَ دَعَا رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلِيًّا وَفَاطِمَةَ وَحَسَنًا وَحُسَيْنًا فَقَالَ: اللّٰهُمَّ هٰؤُلَاءِ أَهْلِي
69.HADİS
Âmir b. Sa’d b. Ebî Vakkâs’dan, babasının şöyle dediği rivayet edilmiştir: Allah şu âyeti indirince, “…Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da lanetleşelim; Allah’ın lanetinin yalancılara olmasını dileyelim!” (Âl-i İmrân, 3/61) Rasûlullah (s.a.v), Ali, Fâtımâ, Hasan ve Hüseyin’i çağırdı ve “Allah’ım! Bunlar benim ehlimdir (ailemdir)” buyurdu… (Tirmizî, Tefsir)