اَلْحَدِيثُ الْعِشْرُونَ
أَخْرَجَ الطَّبَرَانِىُّ فِي الْأَوْسَطِ عَنْ عَبْدِ اللّٰهِ بْنِ جَعْفَرٍ قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: يَا بَنِي هَاشِمٍ، إِنِّي قَدْ سَأَلْتُ اللّٰهَ لَكُمْ أَنْ يَجْعَلَكُمْ نُجَبَاءَ رُحَمَاءَ، وَسَأَلْتُهُ أَنْ يَهْدِيَ ضَالَّكُمْ وَيُؤَمِّنَ خَائِفَكُمْ وَيُشْبِعَ جَائِعَكُمْ، وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لَا يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتّٰى يُحِبَّكُمْ بِحُبِّى، أَتَرْجُونَ أَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ بِشَفَاعَتِى وَلَا يَرْجُوهَا بَنُو عَبْدِ الْمُطَّلِبِ
20.HADİS
(Taberânî Evsat’ta tahriç etti…)
Abdullah b. Cafer (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’i şöyle buyururken işittim: “Ey Hâşim oğulları! Muhakkak ben, Allah’tan sizin için; sizi seçkin, merhametli kılmasını istedim. Ve O’ndan, dalalette olanınıza hidayet etmesini, korkanınızı emniyette kılmasını, açlarınızı doyurmasını istedim. Canım elinde olan (Allah)’a yemin olsun ki; hiçbiriniz, sizi benim sevgimden dolayı sevmedikçe (kâmil manada) iman etmiş olmaz. (Sizler), şefaatimle cennete girmeyi istiyorsunuz da Abdulmuttalip oğulları istemiyor mu?”