Vitir namazı nasıl kılınır? Kaç rekâttır?

SORU: Vitir namazı nasıl kılınır? Kaç rekâttır?

CEVAP:

Vitir (namazı)  üç rekâttır… (Vitiri) yatsı namazından sonra kılar. (Yatsı namazından) önce (kılarsa) caiz olmaz… (Vitir namazını) kılmak istediği zaman iftitah tekbiri alır, sonra senâ eder (yani sübhâneke duasını okur), eûzü billêhi mine’ş-şeytânirracîm der, besmele çeker, Fatiha ve ardından bir sure okur. Sonra rükû yapar ve iki defa secde eder. Sonra ikinci rekâta kalkar ve diğer namazların ikinci rekâtını nasıl kılıyorsa (vitrin ikinci rekâtını da) öylece kılar, sonra oturur (ka’de yapar) ve teşehhüt (tahiyyat) okur. Üçüncü rekâta kalktığında Fatiha ve ardından bir sure okur. (Zammı sureyi) okumayı bitirince ellerini kulaklarına kaldırarak[1] tekbir alır[2], sonra kunut[3] (duasını) okur. Kunut (duasını) bitirince[4] tekbir alırken rükû için de eğilir (rükû yapar). Bundan sonra diğer namazların üçüncü rekâtları (nasıl kılınıyor ise vitrin üçüncü rekâtını da) öylece tamamlar… (Teshîl li-Mesâi’l-Kudûrî)

 

[1] Abdurrahman b. Esved babası Abdullah (ibn-i Mesud r.a)’dan rivayet ettiğine göre o; vitir (namazının) kunutunda ellerini kaldırıyor idi. (İbn-i Ebî Şeybe, Salavât)

[2] Şu’be (r.a)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Hakem, Hammâd ve  Ebâ İshak’ı işittim vitir (namazının) kunutu hususunda şöyle diyorlardı: (Kıraati bitirince) tekbir alır sonra kunut okur. (İbn-i Ebî Şeybe, Salavât)

[3] İbrahim (rh.a)’den rivayette şöyle demiştir: Vitirin kunutunda şöyle söyle; “Allâhümme innâ nesteînüke ve nesteğfiruke”. (İbn-i Ebî Şeybe, Salavât)

Ebû Abdurrahman (rh.a)’den rivayetle şöyle dedi: Abdullah b. Mesud (r.a) bize kunutta şöyle okumamızı öğretti; “Allâhümme innâ nesteînüke ve nesteğfiruke ve nü’minü bike ve nüsnî aleyke’l- hayra…..” (İbn-i Ebî Şeybe, Salavât)

[4] Alkame (rh.a)’den rivayetle; İbn-i Mesud ve Nebî (s.a.v)’in ashabı vitirde rükûdan önce kunut yapıyorlardı. (İbn-i Ebî Şeybe, Salavât) Abdurrahman b. Esved (rh.a)’den o da babasından rivayetle; Abdullah b. Mesud kıraati bitirince tekbir alır sonra kunut yapardı. Kunutu bitirince de tekbir alır sonra rükû yapardı. ( İbn-i Ebî Şeybe, Salavât)