SORU: Teheccüd namazı, Duhâ (Kuşluk) namazı, Ramazanda Teravih namazı ve Kadir Gecesini ibadetle geçirmek, Abdest namazı, Tahiyyatü’l-Mescid namazı, Maddi-Manevi bir sıkıntı ve bela başa geldiğinde namaz kılmak, Tevbe namazı, Hâcet namazı ve İstihâre namazı var mıdır? Bunların hadislerden delilleri nelerdir?
CEVAP:
a) Gecenin sonunda nafile namaz kılmanın fazileti hususunda rivayet gelmiş olup bu nafile namaz “teheccüd namazı” diye isimlendirilir… Keza, Duhâ vaktinde, Ramazan gecelerinde ve hassaten Kadir gecesinde, abdest aldıktan sonra, mescide girdiğinde oturmadan önce ve kendisini üzen bir şey meydana geldiğinde nafile namaz kılma hususunda da rivayetler gelmiştir… Keza Tevbe namazı, Hâcet namazı ve İstihâre namazı da meşru kılınmıştır…
b) Teheccüd namazı…
Tirmizî’nin zikrettiği üzere Ebû Ümâme (r.a)’dan rivayetle Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Gece ibadetine kalkınız (devamlı olunuz), çünkü bu, sizden önceki salih kişilerin âdetidir ve aynı zamanda o, Rabbinize yakınlıktır, günahlar için keffarettir ve günahlardan sakındırır…”
c) Duhâ (Kuşluk) namazı…
Tirmizî’nin, Ahmed b. Hanbel ve İbn-i Mâce’nin de zikrettiği üzere Ebû Hureyre (r.a)’dan rivayetle Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim iki rekât Duhâ (Kuşluk) namazına devam ederse, günahları denizin köpüğü kadar olsa bile affedilir…”
Müslim’in zikrettiği üzere Muâze (r.anha)’dan rivayetle o, Âişe (r. anha)’ya; “Rasûlullah (s.a.v) Duhâ (Kuşluk) namazını kaç rekât kılar idi?” diye sordu. (Âişe şöyle) dedi: “Dört kılar, (bazen) de dilediğince artırırdı.” Müslim’in aynı senet ile diğer bir rivayetinde ise “Allah’ın dilediği kadar artırırdı” denilmiştir…
İmam Malik’in Muvattâ’da zikrettiği üzere, Zeyd b. Eslem (rh.a)’den rivayetle; Âişe (r.anha)’dan; “O, Duhâ (Kuşluk) namazını sekiz rekât kılıyor, sonra da; “Şayet annem ve babam benim için kabirlerinden diriltilip kalksalar yine de (Duhâ namazını) terk etmem” diyordu…”
d) Ramazanda Teravih namazı ve Kadir Gecesini İbadetle geçirmek…
Buhârî’nin zikrettiği üzere Ebû Hureyre (r.a)’dan rivayetle Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim Ramazanda imanından dolayı ve ecrini yalnız Allah’tan umarak nafile ibadetlerle uğraşırsa geçmiş günahları bağışlanır…”
Buhârî’nin zikrettiği üzere Ebû Hureyre (r.a)’dan rivayetle Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim Ramazan orucunu imanı sebebiyle ve ecrini yalnız Allah’tan umarak tutarsa geçmiş günahları bağışlanır ve yine her kim imanından dolayı ve ecrini yalnız Allah’tan umarak Kadir Gecesini ibadetle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır…”
e) Abdest namazı…
Buhârî’nin zikrettiği üzere Ebû Hureyre (r.a)’dan rivayetle, Nebî (s.a.v) sabah namazı sırasında Bilal (r.a)’e şöyle demiştir: “Ya Bilal! İslam içinde işlediğin ve senin nazarında menfaatçe en ümitli olan bir amelini bana söyle. Çünkü ben bu gece cennetin içinde, önümde senin iki ayakkabının yürüyüş sesini işittim.” (Bilal): “Ben kendime göre menfaatçe şundan daha ümitli olan bir iş işlemedim; ben gece yahut gündüzün herhangi bir saatinde iyice temizlenir (abdest alırsam), mutlaka bu temizlik ile bana kılmaklığım takdir buyrulduğu kadar namaz kılarım” dedi…
f) Mescid namazı…
Buhârî’nin zikrettiği üzere Ebû Katâde es-Selemî (r.a)’dan rivayetle Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Sizden bir kimse mescide girdiğinde oturmadan önce iki rekât namaz (tâhiyyatü’l-mescid) kılsın…”
g) Maddi-manevi bir sıkıntı ve bela başa geldiğinde kılınan namaz…
Ebû Dâvûd’un zikrettiği üzere Huzeyfe (r.a)’dan rivayetle o şöyle demiştir: “Nebî (s.a.v)’e ansızın zor (ve güç) bir iş isabet ettiğinde (hemen) namaz kılar idi…”
h) Tevbe namazı…
Tirmizî, Ali (r.a)’dan rivayetle (şöyle demiştir); Ebû Bekir bana anlattı ve Ebû Bekir doğru söyledi. O dedi ki: Rasûlullah (s.a.v)’i şöyle buyururken işittim: “Her hangi bir kimse bir günah işler, sonra kalkar temizlenir (abdest alır), sonra namaz kılar ve sonra da Allah’a istiğfar ederse Allah mutlaka onu affeder…”
ı) Hâcet namazı…
Tirmizî, Abdullah b. Evfâ (r.a)’dan rivayetle şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kimin Allah’ın katında veya insanlardan birinin yanında bir ihtiyacı varsa, abdest alsın ve abdestini güzel yapsın. Sonra iki rekât namaz kılsın. Sonra Allah’a senâda bulunsun, Nebî (s.a.v)’e salavat getirsin. Sonra şöyle desin; Lâilâhe illallâhu’l halîmü’l kerîm. Subhânellâhi Rabbi’l arşi’l azîm. Elhamdülillâhi Rabbi’l âlemîn. Es’elüke mûcibâti rahmetik ve azêimi mağfiratik. Ve’l ğanîmete min külli birrin ve’s-selâmete min külli ismin. Lâ teda’ lî zenben illâ ğafertehû ve lâ hemmen illâ ferractehû ve lâ hâceten hiye leke rıdan illâ kadaytehê yâ erhame’r-râhimîn…”
j) İstihâre namazı…
Buhârî, Câbir b. Abdullah (r.anhuma)’dan rivayetle şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bizlere Kur’an’dan bir sure öğretir gibi, işlerin hepsinde istihareyi öğretirdi. “Sizden biriniz bir işe kastettiği zaman, farz olmayan iki rekât (nafile) namaz kılsın, sonra da (şu duayı) söylesin; Allâhümme innî eshîrüke bi-ilmike ve estakdirüke bi kudratike ve es’elüke min fadlike’l azîm. Feinneke takdiru velâ akdiru ve ta’lemu ve lâ a’lemu ve ente allâmül ğuyûb. Allâhumme in künte ta’lemü enne hâze’l emre hayrün lî fî dînî ve meâşî ve âkbeti emrî -veya şöyle buyurdu; âcili emrî ve êcilihî- fakdürhu lî ve yessirhu lî sümme bârik lî fîh. Ve in künte ta’lemu enne hâze’l emre şerrun lî fî dînî ve meâşî ve âkbeti emrî -veya şöyle buyurdu; âcili emrî ve êcilihî- fasrifhu annî va’srifnî anhu va’kdür liye’l hayra haysü kâne sümme erdınî bih… Dedi ki; “hâze’l emre” lafzını söylerken istihare yaptığı mevzuyu zikreder…