Hanefî Mezhebindeki Ulemanın meseleleri kaç kısma ayrılmıştır?

SORU: Mezhebimizdeki Ulemanın meseleleri kaç kısma ayrılmıştır?

CEVAP:

Hanefî Mezhebimiz Ulemasının meseleleri üç tabakaya ayrılmıştır:

Birinci Tabaka; Usûl mesailidir… Bunlar “zâhirü’r-rivâye” diye de isimlendirilir ki, mezhep sahipleri olan Ebû Hanife, Ebû Yusuf ve Muhammed’den rivayet edilen meselelerdir. Bu zevata, İmam-ı A’zam’dan ilim talep edip almış, İmam Züfer, Hasan b. Ziyâd ve diğer birkaç İmam da dâhil olurlar. Lâkin ekseriyetle şüyû bulduğuna göre, “zâhirü’r-rivâye” denilince (ilk) üç imam anlaşılır. “Zâhirü’r-rivâye” kitapları İmam Muhammed’in altı kitabıdır. Bunlar, el-Mebsût, ez-Ziyâdât, el-Câmiu’s-Sağîr, es-Siyeru’s-Sağîr, el-Câmiu’l-Kebîr ve es-Siyerü’l-Kebîr’dir…

Mezkûr kitaplara “zâhirü’r-rivâye” denilmesinin sebebi; İmam Muhammed’den sika/mevsuk olan raviler vasıtasıyla rivayet edildikleri içindir. Bu kitaplar İmam Muhammed’den ya tevatür yolu ile yahut şöhret tariki ile (mütevatir veya meşhur olarak) rivayet edilerek sübut bulmuşlardır…

İkinci Tabaka; Nevâdir meselelerdir… Bu meseleler adı geçen imamlarımızdan rivayet edilmişlerdir. Ancak bu rivayetler, yukarıda isimlerini saydığımız kitaplarda değil;

a) Ya İmam Muhammed’in diğer kitaplarında yani “Kîsâniyât”, “Hârûniyât”, “Cürcâniyât” ve “Rukiyyât” gibi eserlerinde nakledilmişlerdir…

b) Ya da İmam Muhammed’den başka bir zatın kitaplarında nakledilmişlerdir, meselâ; Hasan b. Ziyâd’ın “el-Muharrer” ismindeki eseri bunlardandır…

Bunlara “zâhirü’r-rivâye” adının verilmemesi, birinciler gibi sahih ve sabit rivayetlerle nakledilmedikleri içindir. İmam Ebû Yusuf’tan rivayet edilen “el-Emâlî”[1] ismindeki kitaplar da “nevâdir”’den sayılırlar…

c) Ya da münferit bir rivayetle nakledilmişlerdir, örneğin, İbn-i Semâa, Muallâ b. Mansûr ve diğer bazı ulemanın muayyen meselelerdeki rivayetleri böyledir…

Üçüncü tabaka; Vâkıât denilen meselelerdir… Bu meseleler, müteahhirîn müçtehitlere sorulduklarında bu hususta bir rivayet bulamamışlar ve bu zevat, bu meseleleri kendileri istinbat etmişler yani bu hükümleri delillerden kendileri çıkarmışlardır.

Müteahhirîn Ulemadan murad; Ebû Yusuf’la Muhammed’in talebeleri, talebelerinin talebeleri vesairedir ki bunlar pek çoktur… (İbn-i Âbidîn, Mukaddime)

 

[1]Emâlî”; “imlâ”’nın cem’idir. “İmlâ”; âlimin zahr-ı kalpten/ezberden söyleyerek talebelerine yazdırdığı şeydir. Selef ulemasının adetleri buydu.