SORU: Malı helal kılacak sebebe günahın karışmış olması ve hükmü nedir?
CEVAP:
Bu duruma misal olarak şunlar zikredilebilir:
a) Cuma ezanı okunurken alış-veriş yapmak
b) Gasp edilen bıçakla hayvan kesmek
c) Başkasının alış-verişine karışıp fiyat artırmak
Bu misallerde mala günah karışmış olup malın tümünde şüphe uyandırmaktadır. Bu gibi şeyler, yani Cuma ezanı okunurken alış-veriş yapmak vb. fıkhî yönden alış-verişin sıhhatine mani değildir. Ancak bunlardan kaçınmak vaciptir. Zira örneğini verdiğimiz amellerin hükmü tahrîmen mekruhtur.
d) Haksız olarak alınan otu koyununa yedirmek veya koyunlarını kendisine haram olan yerden otlatmak ki bu caiz değildir.
Abdullah b. Ömer ve Übeydullah b. Ömer (r.anhumâ) bir deve satın aldılar. Babaları Ömer (r.a)’ın sadaka develeri için ayırdığı korulukta kendi develerini otlattılar. Hz. Ömer: “Devenizi koruya gönderdiniz ve orada yayıldı mı?” diye sorunca, onlar: “Gönderdik!” dediler. Bunun üzerine Ömer (r.a), otlattıkları develerini onlarla yarı yarıya bölüştü. Böylelikle otlatılan otun değerini almış oldu.
e) “Şu koyunu haram yiyen adam gütmüştür” diyerek koyundan yememek veya kendisine zina isnat edilen birinin taşıyıp eliyle getirdiği helal yemeği yememek vesvesedir, vesvese ile de amel edilmez.
f) Kişi, aldığı malı yedikten sonra haram paradan borcunu ödese ve alacaklı da bu parayı helal zannetse, bu borç hiç ödenmemiş gibidir. Hiç ödememiş gibi olunca da başkasının malını parasını ödemeden zimmetine geçirmiş olur. Başkasının malını zimmete geçirmek ise haramdır. Ama yukarıdaki durumda yani müşterinin borcunu haram olan paradan ödemesi durumunda yemiş olduğu mal haram değildir, mekruhtur.
Müşteri borcunu haram paradan öder, alacaklı da haram olduğunu bilerek kabul ederse, müşteriden borç düşer ancak geriye, ödediği haram parayı zimmetinden temizlemek kalır… (İhyâu-Ulûmi’d-Dîn)