SORU: “İsa (a.s) gökten inip de İmam-ı A’zam’ın mezhebi ile amel edinceye kadar onun mezhebi ile amel edilmeye devam edilecektir” sözünü açıklar mısınız?
CEVAP:
İsa (a.s) meselesinde musannıf Kuhistânî’ye tabi olmuştur. O da bunu Ehl-i Keşf’in sözlerinden almış olsa gerektir. Ehl-i Keşif; “İmam-ı A’zam’ın mezhebi, inkıtaya uğrayacak en son mezheptir” derler… İmam Şa’rânî “el-Mîzân”’da şöyle söylemektedir: “Yukarıda arz ettiğim yönüyle Allah Teâlâ bana şeriatın künhüne vâkıf olmayı lütuf ve ihsan edince, rüyamda bütün mezheplerin şeriata bağlı olduklarını, dört imamın mezheplerinin bütün ırmaklarının aktığını, yıkılan bütün mezheplerin taşa inkılâp ettiğini/dönüştüğünü gördüm. Irmağı en uzun olan imamın İmam Ebû Hanife olduğunu, ondan sonra İmam Malik, ondan sonra İmam Şafii, ondan sonra İmam Ahmed’in geldiğini, en kısa ırmaklı imamın ise Davud Zâhirî olduğunu müşahede ettim. Davud’un mezhebi ise beşinci asırda munkariz olmuş/son bulmuştur. Ben bunu, zikredilen imamların mezhepleri ile amel edilmesinin uzunluğu veya kısalığı olarak tevil ettim. İmam-ı A’zam’ın mezhebi, tedvin edilen ilk mezhep olduğu gibi, inkıraz/son bulup tükenme cihetinden de son mezhep olacaktır. Ehl-i Keşif de böyle söylemişlerdir.”
Ancak bu sözde İsa (a.s)’ın İmam-ı A’zam’ın mezhebi ile amel edeceğine delil yoktur. İsa (a.s)’ın indiği zamanda Hanefi âlimleri bulunsa bile, o mezheple amel edeceğine mutlaka bir delil bulunması lazımdır. Onun içindir ki Hâfız Suyûtî “el-İ’lâm” adını verdiği risalesinde özetle şunları söylemiştir: “İsa (a.s)’ın dört mezhepten biri ile hüküm edeceğine dair söylenen söz bâtıldır, aslı yoktur. Bir Peygamberin bir müçtehidi taklid etmesi nasıl düşünülebilir? Hâlbuki müçtehit, bu ümmetin fertlerinden biri olduğu halde ona bile taklid caiz değildir. İsa (a.s) ancak içtihadı ile yahut bizim şeriatımızdan önce vahiy yoluyla bildiği veya gökyüzünde iken öğrendiği şeylerle hükmedecektir yahut bizim Peygamberimiz (s.a.v)’in Kur’ân’a bakarak anladığı gibi İsa (a.s)’da hükümleri Kur’ân’dan anlayacak/çıkaracaktır…”
Molla Aliyyü’l-Kârî’nin beyanına göre Hâfız İbn-i Hacer Askalânî’ye; “İsa (a.s) Kur’ân ve sünneti ezberlemiş olarak mı inecek, yoksa bunları o zamanın ulemasından mı öğrenecek?” diye sormuşlar ve o da şu cevabı vermiştir: “Bu hususta açık bir söz nakledilmemiştir. Ama İsa (a.s)’ın makamına layık olan şudur ki, bunları Rasûlullah (s.a.v)’den öğrenir ve ondan aldığı şekilde ümmetinin arasında hükmeder. Çünkü İsa (a.s) hakikatte Peygamber (s.a.v)’in halifesidir…” (İbn-i Âbidîn, Mukaddime)