1- SORU: Bunda (yani öşürde) nisap var mıdır?
CEVAP:
Ebû Hanife (rh.a)’e göre, bunda (yani öşürde) nisap yoktur. Az olsun veya çok olsun her şeyde zekât gerekir… Ancak odun, kamış ve ot (saman gibi şeyler) müstesnadır, (Ebû Hanife)’e göre bunda zekât yoktur…
Ebû Yusuf ve Muhammed (rh.aleyhima) ise şöyle demiştir: Yerden (yani topraktan) biten (mahsulde) zekat gerekmez. Ancak kalıcı (yani bir sene kalabilen dayanıklı) meyvesi olan (müstesna olmak üzere ve bu meyvelerin de) beş vesk’e ulaşması şartıyla (bunlarda öşür gerekir)…
(Ebû Yusuf ve Muhammed)’e göre yeşilliklerde (yani yeşil sebzeler, bakla, salatalık, soğan, sarımsak ve benzeri şeylerde) sadaka (yani öşür) yoktur…
Vesk; bir deve yükü miktarındadır. Medine ehlinin ölçü birimidir. Altmış sâ’’dır. Sâ’’ın Hicaz ve Irak gibi bölgelere göre farklı olması sebebiyle bir vesk yaklaşık 130 kg veya yaklaşık 200 kg gelmektedir…
2- SORU: Şayet çıkan (mahsul), za’feran[1], pamuk gibi vesk ile ölçülen (türden) değilse, bunda zekâtın vacip olması hususunda Sahibeyn (Ebû Yusuf ve Muhammed)’in kavli nedir?
CEVAP:
Ebû Yusuf (rh.a) şöyle demiştir: Eğer (vesk’le ölçülmeyen bir ürünün) kıymeti, vesk’in altına giren (yani vesk’le ölçülen) en edna (en ucuz mahsulün) beş vesk(lik) kıymetine ulaşıyorsa, onda öşür gerekir…
Muhammed (rh.a) ise şöyle demiştir: Şayet çıkan (mahsul), kendi nevinin ölçülmesinde (kullanılan ölçeğin) en âlâsının (yani en yüksek ölçeğinin) beş misline ulaşırsa öşür gerekir. (Bundan dolayı) pamukta beş yük[2], za’ferânda ise beş emnâ’ya[3] itibar[4] olundu…[5]
[1] Safran (za’feran); Safran kelimesi Arapça sarı renk anlamına gelen “asfar” kelimesinden gelmektedir. Safranın Arapçası “za’ferân”’dır. Safran, çiçekli bitkiler familyasından olup, sonbaharda çiçek açan, 20-30 cm boyunda ve çiğdem cinsinden soğanlı bir kültür bitkisidir. Bu bitkiden elde edilen baharata ise “safran” denir…
[2] Pamuğun en az ölçüsü ve orta ölçüsü olup, en yüksek ölçüsü ise yük’tür. Safranın en yüksek ölçüsü ise men’dir. Şayet pamuk beş yük’e ve safran da beş men’e ulaşırsa onlarda öşür vacip olur… (Mültekâ’l-Ebhûr ve şerhi Mevkûfât, Zekât Bahsi)
[3] (Emnâ), “menee”’nin cemisidir. “Men” (kelimesinin) cemisi değildir. Kâmusta şöyle denilmiştir. “Men”, maruf bir ölçüdür veya tartıdır yahut da iki rıtl’dır, (örneğin) “menee”’nin cemisi “emnân” olduğu gibi “menee”’nin cemisi de “emnâ”’dır…
[4] Men; Bir men iki rıtl, bir Irak rıtl’ı ise yaklaşık 408 gr olarak alındığında bir men yaklaşık 816 gr’dır. Bir görüşe göre ise bir men 884 gr’dır…
[5] Ebû Yusuf’a göre, vesk’le ölçülmeyen bir ürünün kıymeti, vesk ile ölçülen sebzelerin en aşağısının nisap kıymetini doldurursa öşür vacip olur… İmam Muhammed, vesk’le ölçülmeyen bu sebze, kendi türünün miktarının bilinmesinde kullanılan ölçünün beş misli olursa, öşür alınacağını söylemiştir, (meselâ) pamukta beş yük, (balda beş küp -farak-, şekerde) beş batman -men- olursa öşür alınır… (İbn-i Âbidîn, Zekât Bahsi)