عَنْ عَائِشَةَ وَأُمِّ سَلَمَةَ قَالَتَا: أَمَرَنَا رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ نُجَهِّزَ فَاطِمَةَ حَتّٰى نُدْخِلَهَا عَلٰى عَلِىٍّ، فَعَمَدْنَا إِلَى الْبَيْتِ، فَفَرَشْنَاهُ تُرَابًا لَيِّنًا مِنْ أَعْرَاضِ الْبَطْحَاءِ، ثُمَّ حَشَوْنَا مِرْفَقَتَيْنِ لِيفًا فَنَفَشْنَاهُ بِأَيْدِينَا، ثُمَّ أَطْعَمْنَا تَمْرًا وَزَبِيبًا وَسَقَيْنَا مَاءً عَذْبًا، وَعَمَدْنَا إِلٰى عُودٍ، فَعَرَضْنَاهُ ف۪ى جَانِبِ الْبَيْتِ لِيُلْقٰى عَلَيْهِ الثَّوْبُ وَيُعَلَّقَ عَلَيْهِ السِّقَاءُ. فَمَا رَأَيْنَا عُرْسًا أَحْسَنَ مِنْ عُرْسِ فَاطِمَةَ
23.HADİS
Âişe ve Ümmü Seleme (r.anhümâ)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demişlerdir: “Rasûlullah (s.a.v.) bize (gelin olarak) Fâtımâ’yı hazırlayıp, Ali’nin yanına girdirmemizi emretti. Bunun üzerine (Ali’nin) ev(in)e gittik ve Bathâ taraflarından (getirilen) yumuşak bir toprağı (odanın tabanına) yaydık. Sonra ellerimizle dittiğimiz (tellere ayırıp kabarttığımız hurma) lifiyle iki yastığı doldurduk. Sonra (insanlara düğün ziyafeti olarak) kuru hurma ve kuru üzüm yedirdik, tatlı, (güzel) bir su içirdik. Sonra üzerine elbise atılması ve su kabı asılması için bir ağaç parçasını getirip odanın bir kenarına dikdik. (Bizler), Fâtımâ’nın düğününden daha güzel bir düğün görmedik…” (İbn-i Mâce, Nikâh)