عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ: كُنَّا نُصَلِّي مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْعِشَاءَ، فَإِذَا سَجَدَ وَثَبَ الْحَسَنُ وَالْحُسَيْنُ عَلَى ظَهْرِهِ فَإِذَا رَفَعَ رَأْسَهُ أَخَذَهُمَا بِيَدِهِ مِنْ خَلْفِهِ أَخْذًا رَفِيقًا وَيَضَعُهُمَا عَلَى الْأَرْضِ، فَإِذَا عَادَ عَادَا حَتَّى إِذَا قَضَى صَلَاتَهُ أَقْعَدَهُمَا عَلَى فَخِذَيْهِ قَالَ: فَقُمْتُ إِلَيْهِ فَقُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، أَرُدُّهُمَا؟ فَبَرَقَتْ بَرْقَةٌ فَقَالَ لَهُمَا: الْحَقَا بِأُمِّكُمَا، قَالَ: فَمَكَثَ ضَوْءُهَا حَتَّى دَخَلَا
39.HADİS
Ebû Hureyre (r.a.’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Biz Rasûlullah (s.a.v) ile beraber yatsı namazını kılıyorduk. Secdeye gittiği zaman Hasan ve Hüseyin sırtına (sıçrayıp) çıkıyorlardı. Başını (secdeden) kaldırdığı zaman eliyle o ikisini sırtından yumuşak bir şekilde alıyor ve yere koyuyordu. Tekrar (secdeye) gittiğinde o ikisi de (aynısını) tekrarlıyorlardı. Nihayet namazını tamamladığında onları kucağına oturttu. (Ebû Hureyre) dedi ki: Ona doğru kalktım ve: “Yâ Rasûlallah! Onları (eve) götüreyim mi?” dedim. Ardından bir şimşek çaktı ve (Rasûlullah): “Annenize gidin!” buyurdu. (Ebû Hureyre) dedi ki: (Annelerinin yanına) girinceye kadar o (şimşeğin) aydınlığı devam etti… (Müsned, Ahmed b. Hanbel; Mesânîdi’l Müksirîn, Müsned’ü Ebî Hüreyra)