اَلْحَدِيثُ السَّادِسُ وَالْخَمْسُونَ
أَخْرَجَ أَحْمَدُ وَالطَّبَرَانِيُّ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ رَضِيَ اللّٰهُ تَعَالٰى عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنِّي تَارِكٌ ف۪يكُمْ خَلِيفَتَيْنِ: كِتَابَ اللّٰهِ حَبْلٌ مَمْدُودٌ مَا بَيْنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ، وَعِتْرَتِي أَهْلَ بَيْتِي، وَإِنَّهُمَا لَنْ يَتَفَرَّقَا حَتّٰى يَرِدَا عَلَيَّ الْحَوْضَ
56.HADİS
(Ahmed ve Taberânî tahriç etti…)
Zeyd b. Sâbit (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Muhakkak ben, içinizde iki halife (miras) bırakıyorum: Allah’ın Kitabı (ki O), sema ile arz arasında uzatılan bir ip (misali)dir.[1] Ve itratım (yani) Ehl-i Beytim. Muhakkak (bu) ikisi, (Kevser) Havuzu’nun başında bana varıncaya kadar birbirinden ayrılmayacaktır…”
[1] Kur’ân’ın “ip”e benzetilmesinin manası hakkında âlimler şu izahlarda bulunmuşlardır:
1- Kur’an; Allah’ın, kulları arasına indirdiği ahdi, misakıdır…
2- Kur’an; Allah’ın emanıdır ki, kullarını O’nunla azabından emin kılar…
3- Kur’an; kulları Allah’a, O’nun rahmetine, rızasına ve yakınlığına ulaştıran bir sebeptir…
4- Kur’an; kendisi vasıtasıyla hidayete kavuşulan bir nurdur. Araplar, nuru ipe teşbih ederler…