“Ebû Hanife Ebû Bekri’s-Sıddîk (r.a)’a benzemektedir” sözünü açıklar mısınız?

SORU: “Ebû Hanife Ebû Bekri’s-Sıddîk (r.a)’a benzemektedir” sözünü açıklar mısınız?

CEVAP:

(İmam Ebû Hanife hakkında) bütün hadisler, menkıbeler vesaireler, diğer büyük ulemanın arasından sadece Ebû Hanife’ye mahsus kılınan büyük bir haslete delâlet etmektedir. Bu haslet nasıl ona mahsus kılınmasın ki, zira o zat Hazreti Ebû Bekri’s-Sıddîk (r.a) gibidir… Musannıfın Ebû Hanife’yi Ebû Bekri’s-Sıddîk (r.a)’e benzetmesinin vechi şudur: Bu zatların ikisi de kendilerinden önce misli görülmemiş bir şeyi ilk defa yapmışlardır. Hazreti Ebû Bekir, Peygamber (s.a.v)’in vefatından sonra Ömer (r.a)’ın meşvereti ile Kur’ân-ı Kerim’i bir araya toplayan ilk zattır. Ebû Hanife de fıkhı tedvin eden ilk zattır… Yahut teşbih, Hazreti Ebû Bekir’in erkeklerden ilk Müslüman olmasına bakarak yapılmıştır ki o, tasdik kapısını ilk açan zattır. Üstadımız Ba’lî “Havâşî’l-Eşbâh” hâşiyesini şerh ederken şöyle demiştir: “Birinci şık daha güzeldir. Çünkü onda vech-i şebeh/benzeşme yönü daha tamamdır. Bazıları ikinci şıkkın daha zahir olduğunu söylemiş ve “zira Kur’ân’ın bir defa toplandıktan sonra tekrar toplanması tasavvur olunamaz” demişlerse de bu söz açık değildir. Çünkü Kur’ân ikinci defa toplanmıştır ve toplayan da Hazreti Osman (r.a)’dır. Hazreti Ebû Bekir onu Mushaflarda cem etmemiştir. Malum olduğu şekilde onu Hazret-i Osman toplamıştır…”

Ebû Hanife’nin açtığı çığırın ecri kıyamete kadar onundur. Fıkhı tedvin edip fürûunu çıkararak hem bunun, hem de başkalarının onun muhteşem usûlü üzere tedvin ve telif ettiği, ahkâmını tefri’ ettikleri fıkhın ecri misli de haşr ve kıyamet gününe kadar yine onundur. (Buhârî ve Müslim’in rivayet ettikleri) sahih hadislerde buyrulmuştur ki: “Zulüm yolu ile öldüren hiçbir nefis yoktur ki, Âdem’in ilk oğlunun onun günahından nasibi olmasın. Her kim güzel bir çığır açarsa, onun ecri ile kıyamet gününe kadar o çığırdan gidenin ecri -sevaplarından hiç bir şey azaltılmaksızın- kendine aittir. Ve her kim kötü bir çığır açarsa onun günahı ve kıyamet gününe kadar o çığırdan gidenin günahı -günahlarından hiçbir şey azaltılmaksızın- kendine aittir. Her kim bir hayra delâlet ederse, ona da o hayrı yapanın ecri kadar sevap vardır…”

Ulema bu hadislerin İslâm’ın temellerinden/kaidelerinden olduğunu söylemişlerdir. Yani bir kimse bir kötülük icat ederse, ona uyarak o kötülüğü yapanların günahlarının bir misli de kıyamete kadar kendinin olacaktır. Hayır/iyilik icat eden de böyle olup, onun icat ettiği hayrı işleyenlerin kazandıkları sevabın bir misli de kıyamete kadar kendisinin olacaktır… (İbn-i Âbidîn, Mukaddime)