Bir kimse bir gecelik itikâfa girmeyi nezrederse geçerli olur mu? Bir kimse geceyle birlikte gündüz de itikâfa girmeyi niyet ederek nezrederse geçerli olur mu? Gece itikâfa girmeyi nezrettiğinde “gece” sözüyle günü niyet ederse hükmü ne olur? Gece ve gündüz itikâfa girmeyi nezrederse hükmü ne olur?

SORU: Bir kimse bir gecelik itikâfa girmeyi nezrederse geçerli olur mu? Bir kimse geceyle birlikte gündüz de itikâfa girmeyi niyet ederek nezrederse geçerli olur mu? Gece itikâfa girmeyi nezrettiğinde “gece” sözüyle günü niyet ederse hükmü ne olur? Gece ve gündüz itikâfa girmeyi nezrederse hükmü ne olur?

CEVAP:

Bir kimse (geceyle) birlikte gündüzü de niyet etmiş olsa bile bir gecelik itikâf nezrederse sahih olmaz. Çünkü gece, oruç (tutmak) için mahal değildir. Ama gündüzün itikâfını nezreder de, onunla birlikte geceye de niyetlenirse, (gece ve gündüz) her ikisinde (itikâfa girmesi) lâzım gelir…

Ama (bir gece itikâfa girmeyi nezrettiğinde “gece”) sözüyle günü niyet ederse, sahih olur. Aralarındaki fark gizli değildir. Fark şudur: Birinci (durumda) günü geceye tâbi kılmıştır. Gece hakkındaki nezri ise batıldır. Binaenaleyh ona tâbi olan gün hakkında da (nezir) batıl olur. İkinci (durumda) ise geceyi mutlak söylemiş (ıtlak etmiş) olup, iki mertebe ile mecâz-ı mürsel[1] olarak günü kastetmiştir. Zira mukayyet olan geceyi mutlak zaman manasında kullanmış, sonra bu mutlakı, mukayyet, yani “gün” manasında kullanmıştır. Böylelikle maksut, gün olmuştur. Ben (İbn-i Âbidîn) derim ki: Lâkin bu fer’î mesele müşkildir. Çünkü (yapılması) caiz olan mecaz, gündüzü mutlak zaman manasında kullanmaktır, gecenin mutlak (zaman manasında) kullanılması değildir. Zikredilen bu ıtlak, ıtlak ve takyit alâkası ile veya başka bir sebeple caiz görülseydi, “gökyüzü” kelimesini “yeryüzü” manasında yahut hurma ağacını insan haricindeki uzun bir şey manasında kullanmak caiz görülürdü. Hâlbuki usûl kitaplarında bunun caiz olmadığı açıklanmıştır. Yine Ulemanın açıkladıklarına göre, bir kimse “ıtk” (âzad etme) kelimesi ile boşamayı (talak’a) niyet ederse sahih olur. Çünkü “ıtk”, milk-i rakabeyi yok etmek için konmuş, boşama (talak) ise, milk-i müt’a’yı yok etmek için konmuştur. Bunların birincisi (milk-i rakabe) ikincisinin (milk-i müt’anın) sebebidir. Binaenaleyh mecaz sahihtir. Fakat boşamakla (talak lafzıyla, ıtk) âzad etmeye niyet etme bunun hilafınadır, sahih değildir. Hâlbuki bunda, “ıtlak” ve “takyit” de iddia edilemez… Düşünülsün!

Nezirde bulunurken, “gece ve gündüz” (itikâf yapacağını söylerse, bu, yukarıdaki durumun) hilâfına olup, gece, oruç için mahal olmasa bile sahih olur. Çünkü gece, gündüze tâbi olarak dâhildir. Tâbi olan şeyde ise asıl için aranan şartlar aranmaz (yani gece, gündüze tabi olmuştur. Gündüz ise, oruç tutma mahallidir. Gece, oruç tutma için mahal olmasa da, gündüze tâbi olduğundan bu nezir sahihtir. Çünkü “tâbi” olan şeyde yani gecede, “asıl” olan şeyde yani gündüzde aranan şartlar aranmaz)… (İbn-i Âbidîn, Oruç Bahsi)

 

[1] Mecâz-ı Mürsel: Edebî bir sanat türüdür. Sözcüğü, benzetme amacı gütmeden başka bir sözcük yerine kullanma sanatıdır. Çeşitli türleri vardır. Örneğin, “sobayı yaktık” sözünde içindekini kastederek kabı söyleme gibi…