SORU: 1- Bir kimse, borcuna karşılık olarak evini 50 bin liraya alacaklısına satsa ve alış-veriş bittikten sonrada sattığı o kimseye “ben 1 yıl sonra borcumu sana geri getireceğim, parayı getirdiğim zaman sen de bana evimi geri vereceksin!” dese ve bunun üzerine anlaşsalar hükmü ne olur?
2- Bir kimse, arkadaşından borç istese, o da “bana şu evini satman karşılığında sana borç veririm” dese ve borç isteyen kimse de evini ona sattıktan sonra; “sana evimi sattım, ama ne zaman borcumu sana geri ödersem o vakit evimi bana geri iade edersin!” dese ve bunun üzerine anlaşsalar hükmü ne olur?
CEVAP:
Yukarıda sorulan sorular İslam hukukundaki “Bey’u’l-Vefâ” ile ilgili olup, mevzuyu bu bahis etrafında açıklayacağız inşallah…
BEY’U’L-VEFÂ…
1- Vefâ suretiyle satış şekli…
a) Vefâ suretiyle satış şekli; parayı geri verdiği zaman malı iade etme şartı ile yapılan bir alış-veriş şeklidir. Satıcı, müşteriye satış esnasında şöyle der: “Ben sana bu malı (zimmetimde) sana ait olan borcuma karşılık sattım. Ancak borcumu ne zaman ödeyecek olursam o mal yine benimdir” diyecek olursa veya “bu malı, sana parasını geri getirdiğim takdirde tekrar satman şartıyla sattım” derse, buna “bey’u bi’l-vefâ” denir…
b) Bu akde, satıcı parayı iade ettiği zaman müşterinin malı iade etmesine dair bir söz vermesi söz konusu olduğu için, “vefa yoluyla satış akdi” denmiştir…
c) Bazı fakihler ise buna, “bey’u câiz” adını vermektedir. Buna “bey’u câiz” denmesi, insanları faizden kurtarmak ve bu tür satış vesilesiyle yediklerinin ve harcadıklarının helal olmasını sağlamak için olsa gerektir…
d) Bazı fakihler ise buna “muamele satışı” adını vermektedir. Muamele satışı; borç olarak verilen para karşılığında bir kâr elde etmektir. Yani borç veren kişi, mal satın alma suretiyle vermiş olduğu borç karşılığında bir fayda temin etmiş olduğundan bunun adına “muamele satışı” denmiştir…
2- Bey’u’l-vefâ akdinin aslı nedir?
1- Birinci görüşe göre; bu akit, bir rehin akdidir…
2- İkinci görüşe göre ise; sahih bir akittir. Sahih akdin ifade ettiği bütün hükümleri aynen bu akit de ifade eder. Yani müşteri satın aldığı bu malda istediği şekilde satmama, elden çıkarmama kaydı ile istifade edebilir ve bu da helaldir. “Bey’u bi’l-vefâ” sahih bir bey’ olduğuna kail olanlara göre müşteri, satılan malı teslim aldıktan sonra satan kimseye de başkasına da kiraya verip ücretini kendisi için alabilir…
3- Üçüncü görüşe göre; bu akit, bir bakıma fasit, bir bakıma sahih bir akit, bir bakıma da rehin olmaktadır. Her iki tarafın karşılıklı almış oldukları bedellerin onlara ait olması şartıyla, kendisine ihtiyaç duyulması bakımından bu akde cevaz verilmiştir…
3- Bey’u’l-vefâ akdinin hükmü nedir?
Alış-veriş yapan kimseler akdi yaptıktan sonra, bir vaat mesabesinde akdin feshedileceği şartını ileri sürecek olurlarsa akit caizdir. Verilen sözün yerine getirilmesi de gerekir. Çünkü vaatler insanların ihtiyacına binaen, bazen yerine getirilmesi gereken hususlar olur. Sahih olan da budur…
Eğer feshedileceği, akit esnasında veya daha önce zikredilmiş ise fasit bir bey’ akdi olur…
4- Bey’u’l-vefâ satışı hangi mallarda caizdir?
Bey’u’l-vefâ satışı, gayrı-menkullerde istihsânen sahih olup, taşınabilen mallarda ise caiz olup olmadığı hususunda ihtilaf edilmiştir. Bezzâziye’de Nevâzil’den naklen, vefâ suretiyle yapılan satışın menkul mallarda da olabileceğine yer verilmiştir. “Rehin mahiyetinde olduğuna nazaran menkul mallarda da caizdir. Fetva da buna göredir denilmiştir…”
Sonuç…
Sonuç olarak, yukarıda örnekte zikredilen şekilde yapılan alış-veriş şekli caizdir…
(Dureru’l-Hukkâm Şerh-u Ğureru’l-Ahkâm Vefâ Bey’i, Bahru’r-Râik Şerh-u Kenzu’d-Dekâik Hıyâr-u Şartın Bir Şarta Tâ’liki Bahsi, Mecmeu’d-Damânât Bâbu-l Bey’, İnâye fî Şerhi’l-Hidâye Kitâbu’l-İkrâh, Mecmeu’l-Enhur fî Şerh-i Mültekâ’l-Ebhur Kitâbu’l-İkrâh, Reddu’l-Muhtâr Mesâil fi’l-Makâssa, el-Eşbâh ve’n-Nezâir el-Hâcetu Tenzilu Menzilete’d-Darûrât, İbn-i Âbidîn Bey’u’l-İyne ve Hukûk-u İslâmiye Kâmusu Bey’u bi’l-Vefâ Hakkında Bazı Meseleler)
)