76. Menkıbe… Bundan önce mevcudatta Evliyadan Hz. Pîr gibisi gelmedi ve bundan sonrada onun gibisi zuhur etmez

YETMİŞ ALTINCI MENKIBE

(Bundan Önce Mevcudatta Evliyadan Hz. Pîr Gibisi Gelmedi ve Bundan Sonrada Onun Gibisi Zuhur Etmez)

İki celil arif şeyhler: Şeyh Ebû Suud Ahmet b. Ebû Bekir Huzeymî ve Şeyh Ebû Amr Osman Sayrafînî’den rivayetle, dediler ki:

– Allah’a yemin olsun ki, Allah Teâlâ bundan önce mevcudatta evliyadan Şeyh Muhyiddin Abdulkadir (r.a) gibisini ızhar etmedi ve bundan sonra da (onun gibisi) zuhur etmez. Onun kerametleri cevherlerden meydana gelmiş bir biri ardına dizilmiş ilmekler gibidir. Bizden bir kimse bu (hususta) her gün bir şey saymak istese yapabilirdi…

 

——————————–

 

Ravi dedi ki:

– İki şeyh: “Hakkâk” diye bilinen Ebû Hasan Bağdâdî ve “Matarî” diye bilinen Ebû Muhammed Abdullatif Bağdâdî ki “Irak” meşayihi onların sözlerini ilham gibi üstün tutuyorlar (itibar ediyorlardı). Bu ikisinin haricinde diğer ehli ilimden de rivayetle, “(Abdulkadir (r.a) gibisi bundan önce zuhur etmedi ve) bundan sonra da (onun gibisi) zuhur etmez.

(Bu iki Şeyh’in sözlerini ilham gibi üstün tutuyorlardı) çünkü bu iki Şeyh müstakbele muttali olamadıkları (zaman haber vermiyorlardı) bunu da O’nun hakkında haber vermezlerdi…

(Dedi ki): “Bu iki Şeyh müstakbele muttali olmasalardı O’nun hakkında (”Abdulkadir (r.a) gibisi bundan önce zuhur etmedi ve bundan sonra da zuhur etmez” kavlini) haber vermezlerdi” sözü (istenilen mevzuyu anlatmak için) kâfi ve yeterli değildir. Ayrıca duruma (cevap vermeye de) kabil değildir. Çünkü örneğin (denilebilir ki): Bu sözün sıhhati, müstakbel hakkında tasdik olunsa bile geçmiş hakkında tasdik olunmaz. (Çünkü mesela) ehlisünnetin hepsi, Ali’nin -kerrame’l-lahu vechehû- cennette bütün evliyadan daha faziletli olacağına ittifak etmişlerdir. (Bize bunları) nakledenlerin hepsi Ali’nin (r.a) (evliyaya) efdaliyetinde icmâ ettiler. (Ayrıca genel olarak) Sahabenin kendisinden sonrakilere üstünlüğü ise mutlaktır. Ancak (Şeyh Abdulkadir’den önceki) evliyadan maksat sahabeden gayrisi olursa bu ayrıdır. Sahabeyi tesmiye yönünden evliya kavramının dışına çıkarmak, onların evliya cümlesinden olmadığı anlayışına götürebilir. Fakat durum böyle değildir. Onlar evliyanın en büyükleridir. Durum böyle iken onlar ıstılahta “evliya” isminden daha hususi bir isim ile has kılındı ki o (isim) “sahabe “ismidir. Bu açıklama ile “evliya denilince onların kastedilmediği” sözünü mazur kılar. Çünkü onlara bundan daha hususi bir isim has kılınmıştır.

(Sonuç olarak anlaşılıyor ki: Abdulkadir (r.a)’den ne önce ne de sonra onun gibi bir velî gelmemiştir ve gelmeyecektir sözüne sahabe dâhil değildir. Çünkü sahabeler her ne kadar evliyanın en büyükleri olsa da ıstılahî olarak burada evliya denilince sahabe kastedilmemiştir. Çünkü onlar evliya kavramının fevkinde daha ulvi bir kavram olan sahabe ismiyle has kılınmışlardır…)

Buna yani onlara “sahabe” denilip evliya üstü bir yere konmalarına delalet eden bölüm seksen ikinci menkıbede gelecektir inşallah…

(Hulâsatu’l-Mefâhir fî Menâkıbı’ş-Şeyh Abdulkâdir)