KIRK YEDİNCİ MENKIBE
(Hz. Pîr’in İnsanların Hacetlerini Allah’a Bildirdiği ve Hep İcabet Olunduğu)
“Hâik” (dokumacı) diye bilinen Şeyh İmam Ebu Muhammed Davud b. Ali Bağdâdî’den rivayetle, dedi ki:
– Beş yüz kırk sekiz senesinde rüyamda Mârûf-u Kerhî’yi -Allah ondan razı olsun- gördüm. İnsanların kıssaları (işleri, meseleleri) ona geldi. O da onları Allah -azze ve celle’ye- arz ediyordu. Bunun üzerine ona:
– Ey Efendim Şeyh(im)! Elhamdülillah biz senin fakirleriniziz. Mevla’nın yanındaki mevkiin (itibarın) hürmetine bana şefaat eyle, dedi(m). O da bana:
– Ey Şeyh Davud! Bana kıssanı (işini, meseleni) getir de Allah -azze ve celle’ye- arz edeyim, dedi. (Ben):
– Şeyhimi azil mi ettiler (görevine son mu verdiler) ki? dedim. Bununla Şeyh Muhyiddin’i kastediyordum. (O):
– Hayır, vallahi onu azletmediler ve azletmezler de, dedi. Sonra uyandım ve seher vakti Şeyh Abdulkadir’in medresesine geldim. Ona haber vermek için evinin kapısının önünde oturdum. Henüz onu görmeden ve onunla konuşmadan önce evinin içinden bana seslendi ve;
– Ey Davud! Şeyhini azletmediler ve azletmezler de. Kıssanı (işini, meseleni) getir de onu Allah -azze ve celle’ye- arz edeyim. Rabbimin izzetine andolsun ki ne ashabımdan ne de başkasından (ne zaman) bir kıssa (iş, mesele) arz ettim ise (mutlaka) o meselede istediğim şeyin karşılığı bana verilmiştir, dedi…
(Hulâsatu’l-Mefâhir fî Menâkıbı’ş-Şeyh Abdulkâdir)